Deprem Gerçeği: Fay Hatlarındaki Şehirler
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle dünyadaki en aktif deprem kuşaklarının ortasında yer alıyor ve bu durum, depremin yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak görülmesini ve hazırlık kültürünün en üst seviyeye taşınmasını zorunlu kılıyor. Ülkemizin sismik yapısı, geçmişte yaşanan büyük sarsıntılarla şekillendi; 1999 Düzce, 2011 Van ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler, riskin yalnızca belli bölgelerle sınırlı olmadığını ve ülkenin geniş kesimlerini etkileyebileceğini gösterdi. Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na göre topraklarımızın yaklaşık yüzde 66’sı aktif fay hatları üzerinde bulunuyor; Marmara, Ege ve Doğu Anadolu bölgeleri ise en yüksek sismik risk taşıyan alanlar olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, özellikle bu bölgelerde büyük yıkım potansiyeli olan depremler yaşanma olasılığı oldukça yüksek.

YÜKSEK RİSKLİ BÖLGELER (1. DERECE DEPREM BÖLGESİ)
İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bursa, Balıkesir, İzmir, Manisa, Denizli, Muğla, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Bingöl, Erzincan ve Van bu kategoriye giriyor. Bu iller, Türkiye’nin en aktif fay hatları üzerinde yer alıyor ve büyük sarsıntı riski taşıyor.
ORTA RİSKLİ BÖLGELER (2. VE 3. DERECE DEPREM BÖLGESİ)
Ankara, Eskişehir, Konya, Antalya, Kayseri, Sivas, Adana, Mersin ve Aydın gibi iller orta düzeyde sismik tehlike altında bulunuyor. Bu şehirlerde zaman zaman orta şiddette depremler görülüyor, ancak yapı güvenliği yüksek olan binalarda risk önemli ölçüde azalıyor.
DÜŞÜK RİSKLİ BÖLGELER (4. VE 5. DERECE DEPREM BÖLGESİ)
Sinop, Kastamonu, Artvin, Kırklareli ve Niğde gibi iller görece düşük sarsıntı olasılığına sahip bölgeler arasında yer alıyor. Buna rağmen, düşük riskli bölgelerde dahi yapı güvenliği ve afet hazırlığı göz ardı edilmemeli.

DEPREM RİSKİNİZİ ADRESİNİZDEN ÖĞRENİN
Depremin boyutunu anlamanın ilk adımı, genel haritalardan ziyade kişisel riskinizi bilmektir. Yaşadığınız binanın altındaki tehlikeyi netleştirmek için, T.C. vatandaşları e-Devlet şifreleriyle AFAD Türkiye Deprem Tehlike Haritası (TDTH) portalı üzerinden adres bazlı sorgulama yapabilirler. İl, ilçe ve mahalle bilgilerinizi girerek, bulunduğunuz noktanın sismik tehlike derecesini öğrenebilirsiniz.

SARSINTI ANINDA İLK TEPKİ: HAYAT ÜÇGENİ İÇİN POZİSYON
Deprem başladığı an, saniyeler içinde paniği bir kenara bırakıp doğru eylemi gerçekleştirmek hayati önem taşır. Uzmanların üzerinde durduğu temel hareket tarzı, “Çök-Kapan-Tutun” tekniğidir. Sarsıntı hissedilir hissedilmez hemen yere çökmeli, düşen nesnelerden korunmak için sağlam bir mobilya (masa, kanepe yanı gibi) altına veya yanına girerek başınızı ve boynunuzu sıkıca korumalısınız. Sarsıntı bitene kadar bu eşyaya tutunmak, size güvenli bir boşluk (Hayat Üçgeni) yaratma ve enkaz altında ezilme riskini azaltma şansı verir.

İLK 72 SAAT: HAYATİ EŞYALAR VE BULUŞMA NOKTALARI
Afet sonrası ilk 72 saatte kendi kendinize yetebilmeniz kritik öneme sahiptir. Bunun için:
Afet ve Acil Durum Çantası: Su, uzun ömürlü gıdalar, ilk yardım seti, pilli radyo, el feneri, kimlik ve DASK poliçesi fotokopileri su geçirmez zarf. Çantanızın kolay ulaşılabilir yerde olmasına dikkat edin.
Toplanma Alanları ve İletişim: Aile üyelerinin nerede buluşacağını ve acil durumda kiminle iletişim kurulacağını önceden belirleyin. Bölgenizin Acil Toplanma Alanını e-Devlet’ten öğrenebilirsiniz.

GÜVENCE ŞART: MADDİ VE MANEVİ DAYANIKLILIK
Depremde, maddi güvence ve manevi dayanıklılık hayati önem taşıyor. Zorunlu Deprem Sigortası (DASK), binalarda oluşabilecek yapısal hasarları karşılıyor; ancak eşyalar, kira kaybı ve dolaylı zararlar için ek konut sigortası yaptırmak, finansal açıdan ekstra güvence sağlıyor. Manevi dayanıklılık da sürecin kritik bir parçası. Psikolojik İlk Yardım ve resmi psiko-sosyal destek programları, özellikle çocukların deprem travmasını atlatmasına yardımcı oluyor ve afet sonrası normal rutinlerine dönmelerini kolaylaştırıyor.
